Sözleri


Mevlâna Sözleri


Sevgide güneş gibi ol,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol,
Tevazuda toprak gibi ol,
Öfkede ölü gibi ol,
Her ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün,
Ya göründügün gibi ol.


Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok. 



Eşekten şeker esirgenmez ama eşek
yaratılışı bakımından otu beğenir.


Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.


Leş, bize göre rezildir ama, domuza,
köpeğe şekerdir, helvadır.


Pisler, pisliklerini yapar ama
sular da temizlemeye çalışır.



Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.
Selviyi hür bir halde yücelten,
kederi de sevinç haline sokabilir.


Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir,
nasıl olur da güneş üflemekle söner? 



Akıl padişahı kafesi kırdı mı,
kuşların her biri bir yöne uçar.


Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta
aşağılık dünyadan göğe sıçrayiverir.



Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü,
inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.


Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur.
Kıskançlık ateşten meydana gelir.



Dünya tuzaktır. Yemi de istek.
İstek tuzaklarından kaçının.


Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama
susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.



Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin.
Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.


Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek,
inciyle denizin varlığından da şüphe eder.



Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu,
dinleyenin dinlemesinden, anlamaesından ileri gelir.


Oruç tutmak güçtür, çetindir ama
Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından,
bir derde uğratmasından daha iyidir.



Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz.
Suyu başına döksen, başı kırılmaz.
Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan,
toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.


Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana,
içinde inci vardır.



Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir.
Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.


Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler? 


Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes
çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?


Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.


Her dil, gönlün perdesidir.
Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.


Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları
olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.



İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey
görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun
diye bu alem yok değildir.


A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın,
tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.



O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti.
Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.


Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da
nedir bir sevgiye harcanmadıktan,
bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.



Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor,
gama binlerce defa aferin.


Nefsin, üzüm ve hurma gibi
tatlı şeylerin sarhoşu oldukça,
ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?



Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de,
şeytandan dert satın alır.


Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?


Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.


Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır.
Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?



O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile.
İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.


Genişlik, sabırdan doğar.


Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü,
inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.


Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur.


Kıskançlık ateşten meydana gelir.


Sus yerter artık, var git yokluğa haydi,
Yoklukla yok ol. Git, yokluklardan tanı,
Yokluktan var olanı.



Dün çimen benim ayaklarımın altında idi, bugün üstümde bitiyor..
Görüyor musun? Toprak günahlardan başka herşeyi örtüyor.


Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık hissediyorsun; bu, Allah’ın sana olan yardımının ve sevgisinin bir delilidir.


Sen değerinle ve düşüncenle, iki âleme de bedelsin, ama ne yapayım ki kendi değerini bilmiyorsun.
Bazı insanlar vardır ki selam verirler ve selamlarından is kokusu gelir. Bazıları da vardır ki selam verirler ve onların selamından misk kokusu gelir.


Denizin kenarına kadar, ayakların izi vardır. Ama denize girdikten sonra ne iz kalır, ne işaret.


Sen bizim suretimize (yüzümüze) değil, siretimize (ahlakımıza) bak.


Ümit, güvenlik yolunun başıdır. Yolda yürümesen de daima yolun başını gözet. "Doğru olmayan şeyler yaptım." deme, doğruluğu tut. O zaman hiçbir eğrilik kalmaz. Doğruluk Musa'nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazın sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca onların hepsini yutar.


Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver.


Yüz binlerce birbirine benzeyenleri seyret de aralarında ki yetmiş yıllık farka dikkat et. İki şey birbirine benzeyebilir: Acı su da berraktır, tatlı su da…


Ömründen nasibin, kendini Sevgiliden mesut bulduğun andan ibarettir.


Şunu iyi bil ki safları yaran, her şeyi yenen aslanla savaşmak kolaydır; gerçek kahraman odur ki önce kendi nefsini yener.


Yeşilliklerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıldan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir.


Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil.


Nice kişiler vardır ki dizimin dibindedirler, ama benim için sanki Yemen'dedirler. Yemen'de olan niceleri de vardır ki sanki dizimin dibindedirler.


Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, hiç aramamak demektir.
Tuzağa saçtığın taneler cömertlik sayılmaz.



Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı.


Allah ile olduktan sonra, ölüm de ömür de hoştur.

 
Bal yiyen, arısından gocunmaz.

 
Bir mum diğerini tutuşturmakla ışığından birşey kaybetmez.

 
Ne mutlu o kimseye ki kendi ayıbını görür.

 
İyiliği ve ihsanı tamamlamak, başlamaktan daha iyidir.

 
Bu dünya bir tuzaktır, tanesi de arzular.

 
Balığa, denizden başkası azaptır.

 
Soru da bilgiden doğar, cevap da.

 
Adalet nedir? – Ağaçları sulamak. Zulüm nedir? – Dikene su vermek.

 
Sözünü öyle bir izah et ki havas da avam da istifade etsin.
Herkesin aklının ereceği, fikrinin anlayacağı bir tarzda anlat.

 
Söz söyleyen kemal sahibi olursa,
(mağfiret ve hakikat) sofrasını yaydı mı, o sofrada her türlü aş bulunur.
Hiçbir misafir aç kalmaz, herkes o sofrada kendi gıdasını bulur.

 
Güzel üslupla söz söyleyenleriz;
Mesih'in talebesiyiz; nice ölülere tuttuk da can üfürdük biz.